13 Ekim 2016 Perşembe

SANCI

Elimdeki dondurma kâsesiyle aşk yaşıyorum şu an. İçimdeki acıyı böyle söküp atabilir miyim? Peki, kabullenebilir miyim? Bütün kapılarımı tek bir kişiye açtım bu yaşıma kadar. Yıkılmayacağını sandığım, yıllarca özenle ördüğüm duvarlarımı tek bir kişi yıkabildi. Onun hayatımdaki yeri bu kadar özelken, memnun olması için her şeyi yapabilecekken bu acı neden? Oysaki alıştırdığımı düşünmüştüm kendimi. Kabullenebilirim sanmıştım. Geldiğine acı çekmem sanmıştım. O zaman bu gözyaşları niye? Bunun adı kıskançlık mı? Hayır, o duyguyu biliyorum. Bu duygu bambaşka bir şey, kıskanmıyorum, aldatılmış hissetmiyorum. Ama yüreğim sıkışıyor. Bunun nedenini bilmiyorum. “kız kardeşin” varlığı ile ilgili yazarken ya da düşünürken her şey o kadar kolaydı ki, acı çekmeyeceğime emindim. Ama hiç bir şey beklediğim gibi olmadı. İçimdeki acı yüreğimden taştı ve gözyaşları olup aktı. Bütün acımı dökebildim mi, atabildim mi içimden?
Hayatta başıma gelen en hüzünlü anları bile atlattım. Her hüsranın sonunda İYİ OLDUM. Yine olacağım biliyorum. Mantıklı düşündükçe böyle davranmaya, Onu telaşlandırmaya hakkım olmadığını biliyorum. Onu düşlüyorum şimdi yanımda. Dizine yatırmış beni, saçlarımı okşuyor, sakinleştiriyor. Acımın sebebi olmasına rağmen, çarem de O. Peki neden kaçmayı seçtim? Sesi dünya üzerindeki en güzel, en rahatlatıcı melodiyken, neden telefonu kapattım ki? Bunu kendi başıma atlatabilir miyim? Atlatırım. Ama içim yine de rahat değil. Onu hayal kırıklığına uğrattığımı biliyorum. İlk damla gözyaşı gözlerimden süzülürken fark ettim bunu. Sanırım bu yüzden kaçtım. Sesindeki o tonu duymamak için.
Üzgünüm Efendim, gerçekten çok üzgünüm. Beni affedin ne olur, yoksa ben kendimi hiç affedemeyeceğim. Size layık olamadığım için çok özür dilerim. Emeklerinizi boşa çıkardığım için üzgünüm. Siz olmadan ben hiçim Efendim. Hayatımın hiçbir anlamı olmaz sizsiz. Size, kudretinize o kadar muhtacım ki, kelimeler ifade edemez.
Geçecek elbette bu acı. Kalmayacak yüreğimde can kırıkları… Zaten hakkım bile değilken böyle bir şey, ne bok yemeye kaçtım ki? Neden size dökmedim gözyaşlarımı.
Sanırım içinden çıkamayacağım bir durumdayım. En azından bu gecelik. Birazdan yorganın altına girip kafama çekeceğim ve yarın akşama kadar oradan çıkmayacağım. Buradan çıktığımda daha güçlü olacağım. Çünkü beni siz eğittiniz, gücünüzden bir parça bahşettiniz içime. Ama şu an en çok ihtiyaç duyduğum şey sanırım sizin beni affettiğinizi bilmek olacak.

Bütün varlığımla size tapıyorum Efendim. Siz o kadar özel bir varlıksınız ki, bende o kadar ulaşılmazsınız ki, bazen başkalarının sizinle aramızda kalacağını ve size asla ulaşamayacağımı düşünüyorum. Bütün korkum, endişem bu yüzden. Ne olur elimi bırakmayın Efendim L gücünüzü benden esirgemeyin…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder