Sıkıcı bir hafta sonuydu benim için. Ne yapabilirim diye düşünmekten günün
yarısını evde oturarak geçirmiştim. Efendimden de bir haber çıkmamıştı.
Bilgisayarın başına geçtim ve bir an için Ona yazmayı düşündüm. Ama her canım
sıkıldığında Ona koşamazdım ki. Buna hakkım yoktu. Kendi başımın çaresine
bakabilmeyi öğretmişti bana. Bense küçük mız mız çocuklar gibi her şeyde Ona
koşuyordum. Artık büyümenin zamanı gelmişte geçiyordu bile.
Silkelenip ayağa kalktım ve duşa girdim. En sevdiğim
kokularla yıkanıp dolabın karşısına geçtim. Kendime bu akşam bir ödül
verecektim. Tek başıma da eğlenebilirdim değil mi? Siyah küçük elbiselerimden
birini çıkarıp yatağa bıraktım. Kırmızı yüksek topuklu ayakkabılarımı aldım
elime. Gerçekten de çarpıcı ve seksi duruyorlardı. Siyah seksi bir iç çamaşırı
takımını üzerime geçirdim. Özgüvenimi oldukça arttırıyordu bu çamaşırlar.
Elbisemi giyinip saçlarımı ve makyajımı yaptım. Siyah puslu göz makyajı
gözlerimi olduğundan daha iri göstermişti. Ve kırmızı rujum ayakkabılarla
bütünleşmişti. Ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Düzleştirdiğim saçlarımla
oldukça şık ve seksi bir görüntü elde etmiştim. Ufak çantama telefonumu,
kartlarımı ve anahtarımı koyup omzuma bir şal alarak dışarı çıktım. Evin önüne
çıktığımda çağırmış olduğum taksinin geldiğini gördüm. Hemen binip gideceğim
mekanın ismini verdim. Buraya Efendim getirmişti beni ilk defa. Sonrasında da
sık sık gelmiştik. Oldukça şık ve eğlenceli bir mekandı. Taksi durduğunda
ödemesini yapıp aşağı indim. Hiç yalnız gelmemiştim buraya. Üzerimde biraz
tedirginlik vardı ama bunu aşabilirdim.
Derin bir nefes alıp içeri girdim. İçeri girer girmez
değişik bir hava sardı ruhumu. Ne olduğunu biliyordum tanıyordum bu hissi.
Efendimin gücüydü bu hissettiğim. Ortama şöyle bir göz attım ama tanıdık kimseyi
göremedim. Sanrım sürekli buraya onunla geldiğimizden dolayı böyle
hissetmiştim. Yüzümüze aşina olan bir garson yanıma geldi. “bu akşam yalnızım
bana sakin bir masa ayarlar mısınız” dedim. Şaşkın bir ifade geçti adamın
yüzünden ama yine de beni köşede bir masaya yönlendirdi. Siparişimi verip
beklemeye başladım. Elim sürekli telefonuma gidiyordu. Acaba haber verse
miydim? Diye içim içimi yiyordu. Ama Efendimi benim sıkıcı hayatımın bütün
detayları ilgilendirmiyordu. Onu sıkamazdım değil mi? Yanlış düşünmesinden de
çekiniyordum sanırım. Mezeler ve ana yemek masaya geldi tabi ki rakı da…
Çalan harika parçaların eşliğinde ufak ufak demleniyordum.
Ama ensemde bir nefes vardı geldiğimde sanki, beni gözetleyen bir çift göz.
Sürekli etrafıma bakınıyordum ama O yoktu. İçim buruk bir şekilde içmeye devam
ettim. O sırada telefonuma bir mesaj geldi.
“ne o beni mi arıyorsun köpeğim? Kokumu mu aldın? J”
Hayretler içerisinde bakıyordum telefona. Dudağımda rakı
kadehi, elimde telefon kalakalmıştım. O buradaydı işte. Hislerim beni
yanıltmamıştı. Tekrar etrafıma bakmaya başladım. Ortam loş olduğundan bir şey
görünmüyordu. Garson yanıma gelip arkalarda bir locayı işaret etti ve Onun beni
çağırdığını söyledi. Sevinçten mi şaşkınlıktan mı bilmem olduğum yere
duruyordum. Derken bir mesaj daha geldi. “gelsene buraya ne oturuyorsun hala!
Şaşkın köpek!”
Hemen toparlandım ve eşyalarımı alıp garsonun işaret ettiği
yere doğru yürüdüm. Ona yaklaştığımı hissediyordum. Çünkü içimdeki yoğunluk
artıyordu git gide. İşte tam karşımdaydı ve gülerek bana bakıyordu. İçim
aydınlandı gülüşüyle. Yüzüme o aptal tebessümüm yayıldı, içime huzur doldu.
Üzerimdeki tedirginlik kalktı ortadan. Duruşumu dikleştirip ona doğru yürüdüm.
Masada başka bir erkek daha vardı. İyi akşamlar diyerek Ona yaklaştım. Elimi
uzatıp yabancıyla tokalaştım. Efendimin yanına geçtim. “ne yapıyorsun burada
tek başına yavrum” demek kızmamıştı bana. İçim daha da rahatlamıştı. Yanına
oturup gözlerine baktım çekinerek. “canım sıkıldı evde bende biraz kendimi
ödüllendireyim dedim” “aferin kızıma. Bensiz de hayatını idame ettirebilmen
hoşuma gitti. Ama keşke haber verseydin” dedi. Hım gözlerinde belli belirsiz
pırıltılar oynaşıyordu. Demek ki kızmıştı haber vermediğime. “ özür dilerim.
Sizi rahatsız etmek istememiştim” diyerek savunmaya geçtim. Kulağıma eğilip “
bunun bir cezası olacak farkındasın değil mi? Ne yaptığından haberim olmalı!”
dedi. Birden buz gibi oldum. “özür dilerim efendim” diye fısıldadım. “hadi bakalım buranın keyfini çıkaralım sonra
eve geçeriz. Arkadaşım şehir dışından geldi. Eski bir dostum bu gece bende
kalacak sende hizmet edersin bize gelip” şaşkın şaşkın bakıyordum yüzüne. Hiç
kimsenin yanında bu kadar açık konuşmamıştı çünkü. Genelde dışarıda normal çift
gibi görünmeye gayret ederdik.
“yüzündeki aptal bakışı sil köpeğim. Dostum dedim beni iyi
tanır” diye bir açıklamada bulundu Efendim. Kendime gelip “ peki efendim”
diyebildim. Karşıdaki adamın yüzünde bilmiş bir gülümseme vardı. Gecenin
devamında bir daha bu konuya değinmeden gecenin tadını çıkardık beraber. Oldukça
keyifli geçmişti. Mekandan çıkarken Efendimin bir adım gerisinde yürüyordum
arabaya doğru. “bu arada bu gece oldukça şık olmuşsun. Aferin kızıma. Beğendim
seni.” Yüzüme yayılan tebessüm eve gidene kadar hiç silinmedi. Eve girdiğimizde
kapının önünde beklemeye başladı efendim. Anlamıştım ne demek istediğini.
Önünde diz çöküp “teşekkür ederim Efendim beni gecenize dahil ettiğiniz için”
dedim saygıyla başımı yerden kaldırmadan. Elimden tutup yerden kalkmama
yardımcı oldu ve alnıma bir öpücük kondurdu. İşte bu öpücük benim hayat
öpücüğümdü her zamanki gibi. İçimdeki tüm tapınma duygusuyla bakıyordum
efendimin gözlerine. Bende gördüğü o ifade keyfini yerine getirmişti anlaşılan.
Yüzüne o mükemmel gülümsemesini yerleştirmişti yine. “ hadi bakalım biz yukarıdayız. Bir şeyler
hazırla getir yukarıya” onlar yukarı çıkarlarken ben mutfağa koşturdum. Evde
bulunan mezelerden bir şeyler hazırlayıp, Efendimin olmazsa olmazı kavunu
kestim. Kadehleri ayarladım ve tepsiyle yukarı çıktım. Bu arada evde bulunan
stiletolardan birini giymiştim. Efendimin bu şekilde gezmemi istediğini ve
bunun hoşuna gittiğini biliyordum. Üst kattaki sehpaya getirdiklerimi koyup
rakı servisini yaptım. Efendimin dizinin dibine yere oturup beklemeye başladım.
Birkaç kadehten sonra muhabbet etmeyi
kestiler. Bana dönüp “ sıra artık bugünkü hadsizliğinin cezasını vermeye geldi”
çaresizce beklemeye başladım cezamı. Kafamda soru işaretleriyle. “ hadi bakalım
sikimin köpeği biraz keyiflendir şimdi beni. Adının hakkını ver.” Şok olmuştum.
Böyle bir şey beklemiyordum gerçekten. Diğer adamın suratına bile bakamıyordum
işin gerçeği. Nasıl yapacağım diye düşünmekten bir an hareket edemedim bile.
Ama bana öyle bir bakışı vardı ki bunu yapmamam imkansızdı. Hem cezamı
çekecektim hem de Efendimi memnun edecektim. Düşününce bunu yapabileceğimi
anladım. Hem de zevkle yapacaktım. Tek yapmam gereken her zaman ki gibi Ona
odaklanmaktı. Dizlerimin üzerinde yaklaşıp fermuarını açtım. O muhteşem varlığı
karşımda dimdik olmuş duruyordu. Gözlerimi kapatıp kendi dünyama çekildim.
Burada sadece efendim ve ben vardık. İstekle emmeye başladım Onu. O kadar
kendimden geçiyordum ki Efendime dokunurken. Soyutlanmıştım sanki bulunduğumuz
ortamdan. Ara sıra kafamı kaldırıp tokatlar atıyor ve ardından tekrar kafamı
bastırıyordu. O mükemmel varlığı boğazımın derinliklerinde hissediyordum. Ve
bundan müthiş keyif alıyordum. Efendimin inlemelerine bakılırsa o da bundan çok
keyif alıyordu. Onun ağzımda büyüdüğünü hissettikçe daha da yükselmeye
başladım. O sıra patladı Efendim ağzıma. Ah o harika tadı yok mu, beni benden
alıyordu. Güzelce yalayıp yuttum hepsini ve bende devamında titreyerek
boşaldım. Efendim sarılıp sakinleşmemi bekledi. Yüzümü avuçlarının arasına alıp
“ cezanın bu olacağını düşünmedin değil mi seni geri zekalı! Şimdi git arkadaşımı
da tatmin et bakalım. Cezan işte bu olacak!” şu an öyle bir durumdaydım ki,
öyle adanmış bir ruh hali içindeydim ki kendini aşağı at dese atacak gibiydim.
Ayrıca hatalıydım ve cezamı çekmem gerekiyordu. Emindim ki bu hem bir ceza hem
de bir eğitimdi benim için. Efendim asla fevri ve düşünmeden bir şeye karar
vermezdi. Ona güvenim sonsuzdu. Ve her şeyi benim kendimi daha da geliştirmem
için yapıyordu. Ama yine de içim buruk bir şekilde “ peki efendim. Nasıl
emrederseniz “ dedim. Beni benden iyi tanıyordu. Sesimdeki burukluğu fark
etmişti. “bunu izlemekten keyif alacağım. Beni memnun edeceksin. Hem de cezanı
çekmiş olacaksın. Ayrıca içinde yıkılmayan duvarları yıkmış olacağız. Anladın
mı beni?” yaptığı açıklamadan sonra içim rahatlamıştı. Gözlerimdeki itaat
pırıltılarıyla yüzüne baktım.” Cezalandırılmam gerektiğini biliyorum efendim.
Cezamı çekeceğim ve bunu yaparken sizin keyif alacağınız bilmekten mutluluk
duyuyorum Efendim” “aferin köpeğime. Hadi bakalım şimdi ceza zamanı”
Arkamı dönüp karşı koltuğa yanaştım. Yabancının dizlerinin
önüne çöküp zaten ortaya çıkarmış olduğu erkekliğine baktım. Bizi izlerken o da
kendini okşuyordu demek ki. Efendimin erkekliğinden başka birinin ki beni hiç
cezbetmiyordu hatta mide bulandırıcı geliyordu şu an. Ama kafamdan her şeyi
çıkarmayı başardım. Yine bütün benliğimde efendim vardı işte. Yabancı siki
ağzıma alıp emmeye başladım. Aklımda hep efendimi emiyormuşum gibi
düşünüyordum. Adam kendinden geçmişti. Bu yabancı inlemeleri duyunca kendime
geldim boşalmak üzereydi ancak ağzıma sadece efendim döllerini akıtabilirdi.
Ona özeldi bütün deliklerime boşalmak. Ancak onun kudreti yeterdi buna.
Ağzımdan çıkarıp elimle sıvazlamaya başladım. Çok geçmeden elime boşaldı. Midem
çok fazla bulanıyordu bu manzara karşısında. Benim için sadece Onun dölleri
kutsaldı. Onun vücudu kutsaldı. Masan peçete alıp yabancının eline tutuşturdum
ve Efendime dönüp tuvalete gitmek için izin istedim. Koşarak tuvalete girdim ve
kusmaya başladım. Elimi yüzümü yıkayıp tekrar odaya döndüm. Adam sarhoşluğun ve
boşalmanın etkisiyle kafasını geriye atmış uyuklamaya başlamıştı. Ama Efendim
eli erkekliğinde beni bekliyordu.
“aferin köpeğime. Bu testi de geçtin başarıyla. Artık bütün
duvarlarını yıktım senin. Gel bakalım şimdi seni sikerek ödüllendireyim. Oldukça
azdırdın beni bugün.”
Bu güzel sözlerinden sonra müthiş bir rahatlama ve mutluluk
doldu içime. Onun övgüsünü kazanabilmek buna layık olabilmek benim için
gerçekten büyük bir onurdu. Aceleyle yanına gittim. Beni koltuğa domaltıp
elbisemi belime kadar sıyırdı. Çamaşırımı yana çekip birden içime girdi. Ah ne
muhteşem bir histi bu. Amımı tamamen doldurmuştu ve müthiş bir zevk veriyordu
bu. Aslında bana en çok zevki veren şey bana dokunmaya lütfetmesiydi sanırım.
Kalçama sert tokatlar atarak ve saçlarımı çekerek sertçe sikmeye başladı.
Tanrım her defasında nasıl bu kadar muhteşem olduğunu kanıtlamak zorunda mıydı.
“hadi yavrum gel bana” emrine uyup titreyerek boşalmaya başladım. Dizlerimin
titremesini durduramıyordum resmen. Efendimde bir süre sonra bana katıldı ve o
da mükemmel bir şekilde döllerini içime akıttı.
Artık bütün benliğimin Onun tarafından zapt edildiğini
hissediyordum. Ve bu bana tarif edilemez bir huzur ve adanmışlık
hissettiriyordu. Teşekkür ederim Efendim varlığıma hükmettiğiniz için…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder