13 Ekim 2016 Perşembe

GECE

Sıkıcı bir hafta sonuydu benim için.  Ne yapabilirim diye düşünmekten günün yarısını evde oturarak geçirmiştim. Efendimden de bir haber çıkmamıştı. Bilgisayarın başına geçtim ve bir an için Ona yazmayı düşündüm. Ama her canım sıkıldığında Ona koşamazdım ki. Buna hakkım yoktu. Kendi başımın çaresine bakabilmeyi öğretmişti bana. Bense küçük mız mız çocuklar gibi her şeyde Ona koşuyordum. Artık büyümenin zamanı gelmişte geçiyordu bile.
Silkelenip ayağa kalktım ve duşa girdim. En sevdiğim kokularla yıkanıp dolabın karşısına geçtim. Kendime bu akşam bir ödül verecektim. Tek başıma da eğlenebilirdim değil mi? Siyah küçük elbiselerimden birini çıkarıp yatağa bıraktım. Kırmızı yüksek topuklu ayakkabılarımı aldım elime. Gerçekten de çarpıcı ve seksi duruyorlardı. Siyah seksi bir iç çamaşırı takımını üzerime geçirdim. Özgüvenimi oldukça arttırıyordu bu çamaşırlar. Elbisemi giyinip saçlarımı ve makyajımı yaptım. Siyah puslu göz makyajı gözlerimi olduğundan daha iri göstermişti. Ve kırmızı rujum ayakkabılarla bütünleşmişti. Ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Düzleştirdiğim saçlarımla oldukça şık ve seksi bir görüntü elde etmiştim. Ufak çantama telefonumu, kartlarımı ve anahtarımı koyup omzuma bir şal alarak dışarı çıktım. Evin önüne çıktığımda çağırmış olduğum taksinin geldiğini gördüm. Hemen binip gideceğim mekanın ismini verdim. Buraya Efendim getirmişti beni ilk defa. Sonrasında da sık sık gelmiştik. Oldukça şık ve eğlenceli bir mekandı. Taksi durduğunda ödemesini yapıp aşağı indim. Hiç yalnız gelmemiştim buraya. Üzerimde biraz tedirginlik vardı ama bunu aşabilirdim.
Derin bir nefes alıp içeri girdim. İçeri girer girmez değişik bir hava sardı ruhumu. Ne olduğunu biliyordum tanıyordum bu hissi. Efendimin gücüydü bu hissettiğim. Ortama şöyle bir göz attım ama tanıdık kimseyi göremedim. Sanrım sürekli buraya onunla geldiğimizden dolayı böyle hissetmiştim. Yüzümüze aşina olan bir garson yanıma geldi. “bu akşam yalnızım bana sakin bir masa ayarlar mısınız” dedim. Şaşkın bir ifade geçti adamın yüzünden ama yine de beni köşede bir masaya yönlendirdi. Siparişimi verip beklemeye başladım. Elim sürekli telefonuma gidiyordu. Acaba haber verse miydim? Diye içim içimi yiyordu. Ama Efendimi benim sıkıcı hayatımın bütün detayları ilgilendirmiyordu. Onu sıkamazdım değil mi? Yanlış düşünmesinden de çekiniyordum sanırım. Mezeler ve ana yemek masaya geldi tabi ki rakı da…
Çalan harika parçaların eşliğinde ufak ufak demleniyordum. Ama ensemde bir nefes vardı geldiğimde sanki, beni gözetleyen bir çift göz. Sürekli etrafıma bakınıyordum ama O yoktu. İçim buruk bir şekilde içmeye devam ettim. O sırada telefonuma bir mesaj geldi.
“ne o beni mi arıyorsun köpeğim? Kokumu mu aldın? J
Hayretler içerisinde bakıyordum telefona. Dudağımda rakı kadehi, elimde telefon kalakalmıştım. O buradaydı işte. Hislerim beni yanıltmamıştı. Tekrar etrafıma bakmaya başladım. Ortam loş olduğundan bir şey görünmüyordu. Garson yanıma gelip arkalarda bir locayı işaret etti ve Onun beni çağırdığını söyledi. Sevinçten mi şaşkınlıktan mı bilmem olduğum yere duruyordum. Derken bir mesaj daha geldi. “gelsene buraya ne oturuyorsun hala! Şaşkın köpek!”
Hemen toparlandım ve eşyalarımı alıp garsonun işaret ettiği yere doğru yürüdüm. Ona yaklaştığımı hissediyordum. Çünkü içimdeki yoğunluk artıyordu git gide. İşte tam karşımdaydı ve gülerek bana bakıyordu. İçim aydınlandı gülüşüyle. Yüzüme o aptal tebessümüm yayıldı, içime huzur doldu. Üzerimdeki tedirginlik kalktı ortadan. Duruşumu dikleştirip ona doğru yürüdüm. Masada başka bir erkek daha vardı. İyi akşamlar diyerek Ona yaklaştım. Elimi uzatıp yabancıyla tokalaştım. Efendimin yanına geçtim. “ne yapıyorsun burada tek başına yavrum” demek kızmamıştı bana. İçim daha da rahatlamıştı. Yanına oturup gözlerine baktım çekinerek. “canım sıkıldı evde bende biraz kendimi ödüllendireyim dedim” “aferin kızıma. Bensiz de hayatını idame ettirebilmen hoşuma gitti. Ama keşke haber verseydin” dedi. Hım gözlerinde belli belirsiz pırıltılar oynaşıyordu. Demek ki kızmıştı haber vermediğime. “ özür dilerim. Sizi rahatsız etmek istememiştim” diyerek savunmaya geçtim. Kulağıma eğilip “ bunun bir cezası olacak farkındasın değil mi? Ne yaptığından haberim olmalı!” dedi. Birden buz gibi oldum. “özür dilerim efendim” diye fısıldadım.  “hadi bakalım buranın keyfini çıkaralım sonra eve geçeriz. Arkadaşım şehir dışından geldi. Eski bir dostum bu gece bende kalacak sende hizmet edersin bize gelip” şaşkın şaşkın bakıyordum yüzüne. Hiç kimsenin yanında bu kadar açık konuşmamıştı çünkü. Genelde dışarıda normal çift gibi görünmeye gayret ederdik.
“yüzündeki aptal bakışı sil köpeğim. Dostum dedim beni iyi tanır” diye bir açıklamada bulundu Efendim. Kendime gelip “ peki efendim” diyebildim. Karşıdaki adamın yüzünde bilmiş bir gülümseme vardı. Gecenin devamında bir daha bu konuya değinmeden gecenin tadını çıkardık beraber. Oldukça keyifli geçmişti. Mekandan çıkarken Efendimin bir adım gerisinde yürüyordum arabaya doğru. “bu arada bu gece oldukça şık olmuşsun. Aferin kızıma. Beğendim seni.” Yüzüme yayılan tebessüm eve gidene kadar hiç silinmedi. Eve girdiğimizde kapının önünde beklemeye başladı efendim. Anlamıştım ne demek istediğini. Önünde diz çöküp “teşekkür ederim Efendim beni gecenize dahil ettiğiniz için” dedim saygıyla başımı yerden kaldırmadan. Elimden tutup yerden kalkmama yardımcı oldu ve alnıma bir öpücük kondurdu. İşte bu öpücük benim hayat öpücüğümdü her zamanki gibi. İçimdeki tüm tapınma duygusuyla bakıyordum efendimin gözlerine. Bende gördüğü o ifade keyfini yerine getirmişti anlaşılan. Yüzüne o mükemmel gülümsemesini yerleştirmişti yine.  “ hadi bakalım biz yukarıdayız. Bir şeyler hazırla getir yukarıya” onlar yukarı çıkarlarken ben mutfağa koşturdum. Evde bulunan mezelerden bir şeyler hazırlayıp, Efendimin olmazsa olmazı kavunu kestim. Kadehleri ayarladım ve tepsiyle yukarı çıktım. Bu arada evde bulunan stiletolardan birini giymiştim. Efendimin bu şekilde gezmemi istediğini ve bunun hoşuna gittiğini biliyordum. Üst kattaki sehpaya getirdiklerimi koyup rakı servisini yaptım. Efendimin dizinin dibine yere oturup beklemeye başladım. Birkaç kadehten sonra  muhabbet etmeyi kestiler. Bana dönüp “ sıra artık bugünkü hadsizliğinin cezasını vermeye geldi” çaresizce beklemeye başladım cezamı. Kafamda soru işaretleriyle. “ hadi bakalım sikimin köpeği biraz keyiflendir şimdi beni. Adının hakkını ver.” Şok olmuştum. Böyle bir şey beklemiyordum gerçekten. Diğer adamın suratına bile bakamıyordum işin gerçeği. Nasıl yapacağım diye düşünmekten bir an hareket edemedim bile. Ama bana öyle bir bakışı vardı ki bunu yapmamam imkansızdı. Hem cezamı çekecektim hem de Efendimi memnun edecektim. Düşününce bunu yapabileceğimi anladım. Hem de zevkle yapacaktım. Tek yapmam gereken her zaman ki gibi Ona odaklanmaktı. Dizlerimin üzerinde yaklaşıp fermuarını açtım. O muhteşem varlığı karşımda dimdik olmuş duruyordu. Gözlerimi kapatıp kendi dünyama çekildim. Burada sadece efendim ve ben vardık. İstekle emmeye başladım Onu. O kadar kendimden geçiyordum ki Efendime dokunurken. Soyutlanmıştım sanki bulunduğumuz ortamdan. Ara sıra kafamı kaldırıp tokatlar atıyor ve ardından tekrar kafamı bastırıyordu. O mükemmel varlığı boğazımın derinliklerinde hissediyordum. Ve bundan müthiş keyif alıyordum. Efendimin inlemelerine bakılırsa o da bundan çok keyif alıyordu. Onun ağzımda büyüdüğünü hissettikçe daha da yükselmeye başladım. O sıra patladı Efendim ağzıma. Ah o harika tadı yok mu, beni benden alıyordu. Güzelce yalayıp yuttum hepsini ve bende devamında titreyerek boşaldım. Efendim sarılıp sakinleşmemi bekledi. Yüzümü avuçlarının arasına alıp “ cezanın bu olacağını düşünmedin değil mi seni geri zekalı! Şimdi git arkadaşımı da tatmin et bakalım. Cezan işte bu olacak!” şu an öyle bir durumdaydım ki, öyle adanmış bir ruh hali içindeydim ki kendini aşağı at dese atacak gibiydim. Ayrıca hatalıydım ve cezamı çekmem gerekiyordu. Emindim ki bu hem bir ceza hem de bir eğitimdi benim için. Efendim asla fevri ve düşünmeden bir şeye karar vermezdi. Ona güvenim sonsuzdu. Ve her şeyi benim kendimi daha da geliştirmem için yapıyordu. Ama yine de içim buruk bir şekilde “ peki efendim. Nasıl emrederseniz “ dedim. Beni benden iyi tanıyordu. Sesimdeki burukluğu fark etmişti. “bunu izlemekten keyif alacağım. Beni memnun edeceksin. Hem de cezanı çekmiş olacaksın. Ayrıca içinde yıkılmayan duvarları yıkmış olacağız. Anladın mı beni?” yaptığı açıklamadan sonra içim rahatlamıştı. Gözlerimdeki itaat pırıltılarıyla yüzüne baktım.” Cezalandırılmam gerektiğini biliyorum efendim. Cezamı çekeceğim ve bunu yaparken sizin keyif alacağınız bilmekten mutluluk duyuyorum Efendim” “aferin köpeğime. Hadi bakalım şimdi ceza zamanı”
Arkamı dönüp karşı koltuğa yanaştım. Yabancının dizlerinin önüne çöküp zaten ortaya çıkarmış olduğu erkekliğine baktım. Bizi izlerken o da kendini okşuyordu demek ki. Efendimin erkekliğinden başka birinin ki beni hiç cezbetmiyordu hatta mide bulandırıcı geliyordu şu an. Ama kafamdan her şeyi çıkarmayı başardım. Yine bütün benliğimde efendim vardı işte. Yabancı siki ağzıma alıp emmeye başladım. Aklımda hep efendimi emiyormuşum gibi düşünüyordum. Adam kendinden geçmişti. Bu yabancı inlemeleri duyunca kendime geldim boşalmak üzereydi ancak ağzıma sadece efendim döllerini akıtabilirdi. Ona özeldi bütün deliklerime boşalmak. Ancak onun kudreti yeterdi buna. Ağzımdan çıkarıp elimle sıvazlamaya başladım. Çok geçmeden elime boşaldı. Midem çok fazla bulanıyordu bu manzara karşısında. Benim için sadece Onun dölleri kutsaldı. Onun vücudu kutsaldı. Masan peçete alıp yabancının eline tutuşturdum ve Efendime dönüp tuvalete gitmek için izin istedim. Koşarak tuvalete girdim ve kusmaya başladım. Elimi yüzümü yıkayıp tekrar odaya döndüm. Adam sarhoşluğun ve boşalmanın etkisiyle kafasını geriye atmış uyuklamaya başlamıştı. Ama Efendim eli erkekliğinde beni bekliyordu.
“aferin köpeğime. Bu testi de geçtin başarıyla. Artık bütün duvarlarını yıktım senin. Gel bakalım şimdi seni sikerek ödüllendireyim. Oldukça azdırdın beni bugün.”
Bu güzel sözlerinden sonra müthiş bir rahatlama ve mutluluk doldu içime. Onun övgüsünü kazanabilmek buna layık olabilmek benim için gerçekten büyük bir onurdu. Aceleyle yanına gittim. Beni koltuğa domaltıp elbisemi belime kadar sıyırdı. Çamaşırımı yana çekip birden içime girdi. Ah ne muhteşem bir histi bu. Amımı tamamen doldurmuştu ve müthiş bir zevk veriyordu bu. Aslında bana en çok zevki veren şey bana dokunmaya lütfetmesiydi sanırım. Kalçama sert tokatlar atarak ve saçlarımı çekerek sertçe sikmeye başladı. Tanrım her defasında nasıl bu kadar muhteşem olduğunu kanıtlamak zorunda mıydı. “hadi yavrum gel bana” emrine uyup titreyerek boşalmaya başladım. Dizlerimin titremesini durduramıyordum resmen. Efendimde bir süre sonra bana katıldı ve o da mükemmel bir şekilde döllerini içime akıttı.
Artık bütün benliğimin Onun tarafından zapt edildiğini hissediyordum. Ve bu bana tarif edilemez bir huzur ve adanmışlık hissettiriyordu. Teşekkür ederim Efendim varlığıma hükmettiğiniz için…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder